20 Mayıs 2018 Pazar

Doğaya Saygıda Kızılderili Gibi Ol!



“Son ağaç kesildiğinde, son nehir kuruduğunda, son balık öldüğünde, paranın yenecek bir şey olmadığını öğreneceksiniz.” der Kızılderililer. Haksız da değiller. Hızla tükenen kaynaklar, dengesini bozduğumuz doğa bizi artık bir şeyler yapmamız konusunda uyarıyor. Paranın her şey olmadığı ortada. Daha çok para için tahrip ettiğimiz doğa... Ve doğaya sonsuz sevgisi olan, örnek almamız gereken bir topluluk; Kızılderililer... Onların doğaya olan saygısı ve sevgisini anlayabilirsek eğer çevre bilinci de oluşturabiliriz.

Yaklaşık üç yüz dil ve üç yüz farklı gelenek var. Ancak tüm bu geleneklerin en azından bir ortak özelliği var, o da doğaya yakınlıkları. Kızılderili kendini doğadan ayrı değil, onun bir parçası olarak görür. Toprak Ana, bedeninin geldiği yerdir. Gökyüzü büyükbabası, ay büyükannesidir. Dört ayaklı kardeşleri, kanatlı kardeşleri, iki ayaklı kardeşlerinin hepsi, onun için aynı değerdedir. Doğayla içi içe yaşamak, korku duyulacak bir şey değildir. Tehlikelerin farkındadır, doğanın gücü karşısında aciz olduğunu bilir, ancak üstün gözlem yeteneği ve sabrı sayesinde doğayı en az kendini tanıdığı kadar tanır. Yaşayan hiçbir varlığı kendisinden farklı görmez. “Ağaçlar canlı olduğu için ruhları vardır; ruhları olduğu için benimle aynıdırlar.” bu onların düşünce tarzıdır.

Tüm canlı varlıkları kendileriyle aynı seviyede kabul eden Kızılderililer, bir hayvan avladıklarında öldürdükleri hayvanın ruhuna teşekkür eder, onu yalnızca yiyeceğe ihtiyaç duydukları için öldürdüklerini, onun hızına, ustalığına saygı duyduklarını söylerler. Bir ağacı kestiklerinde ağaca teşekkür eder, ihtiyaç duyduklarından fazlasını asla almazlar. Ormandan geçerken tek sıra halinde yürürler, ormanda yaşayan canlılar onların ormana sahip çıktıklarını düşünmesin ve sadece oradan geçmekte olduklarını anlasın diye.

Altı Ulus Iroquois Konfederasyonu sözcüsü Oren Lyons (Onondaga), en önemli kanunların “Doğa Kanunları” olduğunu söylüyor. Lyons’un sözleri, günümüz Kızılderililerinin, atalarının yüzyıllardır söylediği şeyleri hala uygulamakta olduğunu gösteriyor:

"Doğa kanunları, insan kanunlarından üstündür. İnsan kanunlarını ihlal edenler avukatların, yargıçların elindedir, ve çoğu zaman suçlular bile kurtulur. Ama doğa kanunu öyle değil. Doğa kanunlarına karşı gelirseniz, gerçekten cezalandırılırsınız, hem de çok kötü. Doğa kanunlarından biri, her şeyi temiz tutmaktır, özellikle de suyu. Suyu yok ederseniz, yaşamı yok edersiniz. Bunu herkes bilir. Toprak Ana üzerindeki tüm yaşam, temiz suya bağlıdır, ama biz hala her türlü pislikle suyu zehirlemeye devam ediyoruz. Sizin kanunlarınız buna tamam diyebilir, ama hayır, tamam değil. Doğa kanunları insan kanunlarını dikkate almaz. Doğa kanunlarıyla oynayamazsınız.

Suyu öldürürseniz, yaşamı öldürürsünüz, kendinizinkini de. İşte doğa kanunu budur. Diğer bir doğa kanunu da tüm yaşamların eşit olduğudur. Bizim felsefemiz bu. Yaşama saygı duymanız gerekir, tüm yaşamlara, yalnızca kendinizinkine değil. Toprağa saygı duymazsanız, onu yok edersiniz. İnsanoğlu bazen yönetici konumunda olduğunu düşünüyor, ama değil. İnsan yalnızca bütünün bir parçası. İnsanın sorumluluğu var, gücü değil. ”

Bugünün Kızılderilileri, gerek felsefeleri, gerek doğa konusundaki bilgileri bakımından atalarından hiç de farklı değil. İşte bu nedenle, bilim adamları da çevre konusunda sık sık Kızılderililere danışıyor. Birleşmiş Milletler’in birkaç yıl önce hazırladığı çevre konulu raporda yer alan sözler, Kızılderililerin doğayla olan ilişkilerini özetliyor: "Çevre ile ilgili herhangi bir şey bilmek istiyorsanız, Kızılderililere sorun.

“Reisler, yalnızca kendinizi düşünmeyin ya da kendi kuşağınızı, ailelerinizin gelecek kuşaklarını düşünün, torunlarınızı düşünün ve yüzleri toprağın altından çıkacak olan, henüz doğmamışları…” 

Kızılderili'nin de dediği gibi sadece kendimizi değil gelecek kuşakları da düşünmeliyiz. Gelecek güzel günler için DOĞAYA SAYGIDA KIZILDERİLİ GİBİ OL !












Hiç yorum yok:

Yorum Gönder